UKUB tarafindan geleneksel olarak düzenlenen Kalipçilik Zirvesi’nin 6’ncisi Kocaeli’de gerçeklestirildi.

22 Eylül 2016 tarihinde Workinn Hotel’de gerçeklestirilen dev zirveye çesitli sektörden temsilciler katildi.

6. Ulusal Kalipçilik Zirvesi’nde sektörün sorunlari ve çözüm önerileri masaya yatirildi. Kalip sektörünün geleceginin de  degerlendirildigi zirveye “ENDÜSTRI 4.0” sunumlari damga vurdu.

UKUB Yönetim Kurulu Baskani Samil Özogul:                                         

“Türk Kalipçilik sektörünün gelismesini saglamak için buradayiz”

Açilis konusmasini yapan UKUB Yönetim Kurulu Baskani Samil Özogul, bu yil 6’nci kez düzenlenen zirvenin temel amacinin Türk kalipçilik sektörünün gelisimine katki saglamak olduguna vurgu yaparak konusmasina basladi.

Kalipçilik sektörü adina hep karamsar bir tablo çizildiginden bahsedilsede sektörün eksik yönlerini dile getirerek onlarin giderilmesini ve Türk kalip sektörünün daha iyi yerlere gelmesini temenni eden Özogul sözlerine su sekilde devam etti: ” UKUB olarak önceligimiz; gelisen sartlara uyum saglamak, rekabet gücümüzü arttirmak ve sektörümüzü ilerilere tasimaktir. Bugün buraya gelerek bu sürece katkida bulundugunuz için hepinize tesekkür ediyorum. Geçen yilki zirvede benim konusmamin ana temasi; “Daha çok teknoloji, daha az is gücü” idi. Nitelikli insan gücünün az olmasi nedeniyle bizleri daha fazla üretmeye mecbur biraktigina ve bunun için de teknolojiden daha fazla faydalanmamiz gerektigine deginmistim. Bugün sizlere Endüstriyellesme, Yenilikçilik ve Rekabet Gücü gibi konulardan bahsedecegim”

“Ucuz Isgücü ve Dogal Kaynaklara Dayali Anlayis Sona Ermeli!”

Sektörde rekabetin her geçen gün arttigini dile getiren Özogul; artan rekabet, kârliligi düsürmeden kaliteyi arttirmaya zorluyor dedi ve ekledi “Yeterince insan kaynagimiz olsa dahi küresel pazarda rekabet edebilmek adina pazarlama ve satistan teslimata kadar olan tüm süreçleri iyi yönetebilmemiz gerekiyor. Bilhassa teknolojik gelismelere ayak uydurmali ve akilli sistemleri hayatimiza dahil etmeliyiz. Ucuz is gücü ve dogal kaynaklara dayali anlayisin yerine artik uluslararasi pazarlarda rekabet edebilecek seviyede teknolojiler gelistirmeliyiz. Bu bilinçle hareket eden ülkelerin stratejilerini uzun dönemli olarak belirlediklerini ve bu alanlarda yatirimlar yaptiklarini görüyoruz. Tüm gelismis ülkeler nitelikli insan gücü ve teknolojik gelismelere çok önem veriyorlar ve bunu saglamak için de Ar-Ge’ye büyük miktarlarda kaynak ayiriyorlar.”

“Endüstriyel Kalipçiligin Dünya Genelindeki Alisilmis Yapisi Eskiden Kisisel Ustaliga Bagliydi, simdi ise Teknolojiye…!”

Kalipçilik sektörünün geçmisine deginen ve sektörün genel durumu hakkinda bilgiler aktaran Özogul, 2000’li yillara kadar kalipçiligin dünya genelindeki alisilmis yapisinin kisisel ustaliga bagli oldugunu söyledi. Ayrica karmasik ve düsük süreli atölye süreçlerinden olusan kalipçilik sektöründe yüksek maliyet, standart olmayan kalite ve genelde tutturulamayan teslim süreleri sebebiyle; kalipçiligin seffaf olmayan, hakkinda endise duyulan ve güvenilmez bir sektör olarak algilandigini sözlerine ekledi. Günümüz rekabet ortaminda kalipçilardan gelismis teknolojilerden faydalanarak endüstriyellesmeleri, standartlasmanin saglanmasi, yalin üretim kavramina uygun sekilde yeniden organize olmalari, teslim tarihine % 100 riayet etmeleri ve hatta teslim sürelerini daha da kisaltmalari beklenmektedir diyen Özogul sözlerini söyle sürdürdü: “Endüstri 4.0 kavramina kisaca deginmek istiyorum. Çünkü degerli konusmaci arkadaslarim bu konu hakkinda yeterince bilgi verecekler.

Endüstriyellesme kavramini çok yalin bir sekilde tanimlamak gerekirse; benim kisaca endüstriyellesme olarak ifade ettigim Endüstri 4.0, artan rekabet kosullarinda, rekabet üstünlügünün korunmasidir. Bu strateji kapsaminda, bilisim teknolojileri ile endüstri bir araya getirilerek üretim süresinin, üretim için ihtiyaç duyulan enerji miktarinin ve haliyle maliyetlerin azaltilmasi, üretim miktari ve kalitenin arttirilmasi hedefleniyor. Esas hedef, ilk 3 endüstri devrimi ile yine ayni aslinda (verimlilik artisi ile rekabet üstünlügü saglanmasi)…

Buharin kullanilmaya baslanmasiyla ilk sanayi devrimi gerçeklesti. Henry Ford’un 1913 yilinda gelistirdigi üretim sistemi ile basladigi kabul edilen 2. Endüstri Devrimi sayesinde Amerika 80 yila yakin süre dünya otomotiv sektörünü domine etmeyi basarmistir. Toyota firmasinda 1956 yilinda gelistirilen üretim sistemi ile baslayan 3. Endüstri Devrimi ile birlikte, 2. dünya savasindan büyük yikima ugrayarak çikmis bir ülke, 50 yil içerisinde dünyanin en büyük ekonomilerinden biri haline gelmistir. Bu devrim sayesinde Japonya, dünya otomotiv sektörünü 80 yila yakin süre domine eden Amerika’yi dahi alt etmeyi basarmistir. Gördügünüz gibi endüstri devrimleri hep tek bir kisi veya tek bir firma tarafindan baslatilmis. Ancak böylesi önemli stratejilerin tüm bir sektörde hatta ülkenin tüm üretim sektörlerinde yayginlasarak basariya ulasmasi için devlet politikalari kapsaminda uzun süreli desteklenmeleri gereklidir” dedi.

“Türk Kalip Sektörü Yeterince Desteklenmiyor”                                 

Japon Kalipçilik sektörü hakkinda bilgiler veren Özogul, “Japon Kalipçilar Birligi; 1950 yilinda kurulduktan hemen sonra, kalipçilik sektörü Japon hükümeti tarafindan sanayilesmenin en önemli alt yapi taslarindan biri oldugu gerekçesiyle öncelikli desteklenecek sektör olarak ilan edilmistir.

Kalipçilik sektörü; sürdürülebilir bir gelisme kültürü olusturmak üzere 80’li yillara kadar farkli hükümetlerin dönemlerinde tam 6 kez daha öncelikli sanayi sektörü olarak desteklenmis.

Ülkemize bakacak olursak durum çok farkli…

Ülkemizde sektörümüz yeterince desteklenmemekte ve sektörümüz hak ettigi degeri görememektedir. Artik bir seyler degismeli!”                            

“Fark Yaratacak Yenilikler Gelistirmemiz Sart”                                     

Türk Kalipçilik sektörünün gelecegine ve gelisimine iliskin pek çok degerli bilgiyi aktaran Özogul, son yillarda ülkemizde sanayiye yönelik verilen desteklerden bahsetti. Dogrudan kalipçilik

sektörüne yönelik uzun süreli bir destek verilmis olmasa da son 4 yil içinde TÜBITAK, kalipçilik sektörünün 2 kez Öncelikli Alan Ar-Ge Proje Destek Programi kapsamina alindigini söyleyen Özogul, “Türk Kalipçilik Sektörü adina çok önemsedigimiz bir gelisme bu… TÜBITAK tarafindan kalipçiligin gelismesine öncelik taninmasi, sanayinin gelismesi için kalibin en temel üretim araci oldugunun farkina varilmis olmasi anlamini tasiyor bizler için.

Bazi ülkelerin son 10 yil içinde kalipçilik sektörüne yönelik yapmis oldugu patent basvuru sayilarini paylasmak istiyorum: Amerikan kalipçilik sektörü 6.600, Almanya 5.650, Japonya 5.200,

Italya 1.260, Güney Kore 785, Çin 620 ve Türkiye 39 adet… Bu basvurularin 32 adedi ise son 4 yil içinde yapilmis, bunu da özellikle vurgulayalim.

TÜBITAK Kalipçilik Destek Programi’nin sektörümüzün gelismesi adina ne kadar önemli oldugunun bir göstergesi de bu sayilar aslinda. Devletin üzerine düseni yaptigi durumlarda, girisimciler olarak bizlerin de gündemi takip ederek bu tür destek ve tesviklerden faydalanmamiz ve fark yaratacak yenilikler gelistirmemiz gerekiyor” dedi ve degisim için gerekli olan tüm bu çalismalarin yani sira insan kaynaklari yönetiminde de yenilikçi stratejiler olusturmanin ülkemiz için büyük önem arz ettigine degindi.

Tek bir dügmeye basarak çalisacak en ileri teknolojik sistemleri kursak bile, o dügmeye basacak bir kisiye ve o kisiyi dogru yönetecek stratejilere de her zaman ihtiyacimiz olacaktir seklinde konusan Özogul, teknolojinin önemine deginerek konusmasini tamamladi.